SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-KÜSUF

<< 551 >>

باب: صلاة الكسوف جماعة.

9. Güneş Ve Ay Tutulması Namazlarının Cemaatle Kılınması

 

وصلى ابن عباس لهم في صفة زمزم، وجمع علي بن عبد الله بن عباس، وصلى ابن عمر.

îbn Abbas halka zemzem avlusunda namaz kıldırdı. Ali İbn Abdullah İbn Abbas tutulma namazı için halkı topladı. İbn Ömer insanlara tutulma namazı kıldırdı.

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن زيد بن أسلم، عن عطاء بن يسار، عن عبد الله بن عباس قال: انخسفت الشمس على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم، فصلى رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقام قياما طويلا، نحوا من قراءة سورة البقرة، ثم ركع ركوعا طويلا، ثم رفع فقام قياما طويلا، وهو دون القيام الأول، ثم ركع ركوعا طويلا، وهو دون الركوع الأول، ثم سجد، ثم قام قياما طويلا، وهو دون القيام الأول، ثم ركع ركوعا طويلا، وهو دون الركوع الأول، ثم رفع فقام قياما طويلا، وهو دون القيام الأول، ثم ركع ركوعا طويلا، وهو دون الركوع الأول، ثم سجد، ثم انصرف وقد تجلت الشمس، فقال صلى الله عليه وسلم: (إن الشمس والقمر آيتان من آيات الله، لا يخسفان لموت أحد ولا لحياته، فإذا رأيتم ذلك فاذكروا الله). قالوا: يا رسول الله، رأيناك تناولت شيئا في مقامك، ثم رأيناك كعكعت؟ قال صلى الله عليه وسلم: (إني أريت الجنة، فتناولت عنقودا، ولو أصبته لأكلتم منه ما بقيت الدنيا، وأريت النار، فلم أر منظرا كاليوم قط أفظع، ورأيت أكثر أهلها النساء). قالوا: بم يا رسول الله؟ قال: (بكفرهن). قيل: يكفرن بالله؟. قال: (يكفرن العشير، ويكفرن الإحسان، لو أحسنت إلى أحداهن الدهر كله، ثم رأت منك شيئا، قالت: ما رأيت منك خيرا قط).

 

[-1052-] Abdullah İbn Abbas (r.a.)'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem namaza başladı ve kıyamda Bakara suresi okunacak kadar uzun bir süre bekledi. Sonra rükuya gidip uzun bir müddet rü-kuda bekledi. Ardından doğruldu ve ilk kıyam kadar olmasa da uzun bir süre kıyamda bekledi. Sonra yeniden rükuya gitti ve ilk rüku kadar olmasa da uzun bir süre rükuda durdu. Sonra secde edip kalktı. Bu kıyamda da ilk kıyamdaki kadar olmasa da uzun bir müddet bekledi. Ardından rükuya gitti ve İlk rüku kadar olmasa da uzun bir süre rükuda bekledi. Sonra kalktı ve ilk kıyam kadar olmasa da uzun bir süre kıyamda durdu. Ardından rükuya vardı ve ilk rüku kadar olmasa da uzun bir müddet rükuda bekleyip secdeye gitti. Namazı bitirdiğinde güneş de açılmıştı. Namaz bitince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Ay ve güneş Allah'ın birer ayetidir. Bunlar ne bir kimsenin ölümü ne de hayatı yüzünden tutulurlar. Eğer ay ve güneşin tutulduğunu görürseniz Allah'ı zikredin!"

 

Ashab-ı kiram, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, namazda durduğunuz yerde sanki bir şeyi alır gibi uzandığınızı gördük. Fakat sonra geri çekildiniz" diye sorunca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: "Ben cenneti gördüm ve bir üzüm salkımı almaya uzandım. Eğer onu alsaydım dünya durduğu müddetçe onu yiyecektiniz. Sonra cehennemi de gördüm. Ben bu günde gördüğüm manzara kadar korkunç bir tablo daha önce hiç görmemiştim. Ben cehennemliklerin çoğunun kadın olduğunu gördüm."

 

Sahabîler bunun sebebini sorunca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "İnkarları (küfr) sebebiyle" buyurdu. Ashab: "Onlar Allah'ı mı inkar (küfr) ediyorlar?" diye tekrar sorunca Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, yapılan iyiliği inkar ediyorlar. Sen onlardan birisine dünyaları bağışlasan fakat daha sonra bu kadın senin bir açığını görse hemen şöyle der; Ben senden şimdiye kadar ne hayır gördüm ki!" diye cevap verdi.

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî'nin kullandığı bu başlık "namaz kıldırmakla görevli asıl İmam bulunmasa bile cemaat İçinden birinin imamlığa geçip bu namazı kıldırması gerektiğini" gösterir. Zaten alimlerin çoğunluğunun görüşü de bu doğrultudadır. Fakat Süfyan-i Sevrî asıl imamın bulunmaması durumunda herkesin tutulma namazını tek başına kılacağı görüşündedir.

 

(Sonra secde edip kalktı) Burada secde iki defa yapılmıştır.

 

(Ben cenneti gördüm ve bir üzüm salkımı almaya uzandım) Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in bu sözünden ilk bakışta anlaşılan açık anlam onun cenneti dünya gözüyle gördüğüdür. Ancak bu görmenin nasıl olduğu konusunda farklı yorumlar yapılmıştır:

 

1. Cennetin önündeki perde kaldırılmış ve Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem onu olduğu gibi görmüştür. Hatta cennet ile Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem arasındaki mesafe durulduğu,  cennet Resulullah'a (s.a.v.) iyice yaklaştırıldığı için oradaki meyvelere uzanması bile mümkün olmuştur. Konuyla ilgili olarak nakledilen rivayetin ilk bakışta anlaşılan açık anlamına en uygun yorum budur. Tutulma namazının nasıî kılınacağı ile ilgili olarak Hz. Esma'dan nakledilen rivayet de bu yorumu desteklemektedir:  "Cennet bana öylesine yaklaştırıldı ki ona doğru gidebilseydim oradaki meyve dallarından devşirip size getirebilirdim,"

 

2. Bazı bilginlere göre Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in cenneti görmesi temsilî olmuştur. Bu bilginler tıpkı bir aynadaki görüntü gibi Resulullah'ın (s.a.v.) da cenneti duvar üzerine aksettirilen bir görüntü şeklinde seyrettiğini ve oradaki her şeyi gördüğünü söylemişlerdir. Enes İbn Malik'ten nakledilen ve Kitabü't-Tevhîd'de zikredilecek olan hadis de bu görüşü desteklemektedir: "Ben namaz kılarken cennet ve cehennem biraz önce işte şu duvarda bana arz edil­di/gösterildi." Bu rivayet "Bana temsilî olarak gösterildi" ve "Bana tasvîr edildi" diye de nakledilmiştir. Bu tür bir görüntünün oluşabilmesi İçin maddî bir cisimin bulunması zorunludur şeklinde bir İtiraz yöneltilemez. Zira bu tür bir sebep so­nuç ilişkisi Allah'ın tabiata yerleştirdiği bir kanun olmakla birlikte, bazen Cenab-i Hakk kainatın genel işleyişini sırf Resulullah'a (s.a.v.) has olmak üzere değiştirebilir. Gerçi bu rivayetler bir öğle namazını anlatmaktadır, fakat bu durum Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in cennet ve cehennemi farklı şekillerde birkaç kez görmüş olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

(Eğer onu alsaydım) Bu İfade başka rivayetlerde onu aldım şeklinde geçmektedir. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu salkımı gerçekte almadığı için aldım ifadesi "almaya yeltendim, almaya çalıştım" şeklinde yorumlanmıştır. Resulullah'ın (s.a.v.) "aldım" şeklindeki sözü şöyle açıklanmıştır: "Elimi salkımın üzerine koydum. Onu koparabilecek durumdaydım fakat koparmama müsaade edilmedi." Zaten onu alsaydım/koparabilseydim cümlesi de bunu göstermektedir.

 

"Ben bu günde gördüğüm manzara kadar korkunç bir tablo daha önce hiç görmemiştim" cümlesinde geçen gün kelimesi içerisinde bulunulan anı anlatır.

 

"Sen onlardan birisine dünyaları bağışlasan" cümlesi şu anlamlara da gelebilir: "Onlara ömrünü versen, kendini feda etsen" veya "sonsuza kadar onlar için çalışsan." Burada kullanılan kalıp tek bir muhataba seslenildiği izlenimi verse de genel bir hitap söz konusudur. Yani bu ifade kalıp itibariyle has olmakla birlikte genel bir anlamdadır.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1. Korkulan ve endişe duyulan bir olay meydana geldiğinde derhal itaate yönelmek gerekir.

2. Başa gelen belalar ve musibetler Allah'a itaat ve zikirle savuşturulur.

3. Bu  rivayet Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in bir mucizesini ve ümmetine karşı ne kadar düşkün olduğunu anlatmaktadır. Zira onlara nasihatte ve öğütte bulunmuş, kendilerine fayda sağlayacak şeyleri öğretmiş ve sakınmaları gereken ne varsa hatırlatmıştır.

 

4. Öğrenci anlamakta güçlük çektiği konuları hocasına sormalıdır.

5. Herhangi bir hükmün gerekçesini öğrenmek üzere soru sormak caizdir.

6. Hoca öğrencisine ihtiyaç duyduğu hususları ve konuları çok açık bir şe­kilde anlatmalıdır.

7. Nankörlük, yapılan iyiliği inkar haramdır. Verilen nimete şükretmek de farzdır.

8. Cennet ve cehennem yaratılmıştır ve şu anda mevcuttur.

9. Tevhid ehli günahkarlar, cehennemde azap göreceklerdir.

10. Çok aşırı olmamak kaydıyla namazda iken bazı hareketler yapılabilir.

 

 

باب: صلاة النساء مع الرجال في الكسوف.

10. KADINLARIN AY VE GÜNEŞ TUTULMASI NAMAZLARINI ERKEKLERLE BİRLİKTE KILMALARI

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن هشام بن عروة، عن امرأته فاطمة بنت المنذر، عن أسماء بنت أبي بكر رضي الله عنهما أنها قالت: أتيت عائشة رضي الله عنها، زوج النبي صلى الله عليه وسلم، حين خسفت الشمس، فإذا الناس قيام يصلون، وإذا هي قائمة تصلي، فقلت: ما الناس؟ فأشارت بيدها إلى السماء، وقالت: سبحان الله. فقلت: آية؟ فأشارت: أي نعم. قالت: فقمت حتى تجلاني الغشي، فجعلت أصب فوق رأسي الماء، فلما انصرف رسول الله صلى الله عليه وسلم حمد الله وأثنى عليه، ثم قال: (نا من شييء كنت لم أره إلا قد رأيته في مقامي هذا، حتى الجنة والنار، ولقد أوحي إلي أنكم تفتنون في القبور مثل أو قريبا من - فتنة الدجال، لاأدري أيتهما قالت أسماء، يؤتى أحدكم فيقال له: ما علمك بهذا الرجل؟ فأما المؤمن، أو الموقن، لاأدري أي ذلك قالت أسماء، فيقول: محمد رسول الله صلى الله عليه وسلم، جاءنا بالبينات والهدى، فأجبنا وآمنا واتبعنا، فيقال له نم صالحا، فقد علمنا إن كنت لموقنا، وأما المنافق، أو المرتاب، لا أدري أيتهما قالت أسماء، فيقول: لاأدري، سمعت الناس يقولون شيئا فقلته).

 

[-1053-] Esma binti Ebu Bekir (r.anha) şöyle demiştir: "Güneş'in tutulduğu gün ResuIullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Aişe'nin yanına gitmiştim. O sırada ashab-ı kiram namaz kılıyordu. Aişe'nin de onlarla birlikte namaz kıldığını görünce şaşırmıştım. Ben, cemaatin niçin bu vakitte namaz kıldığını Aişe'ye sorunca eliyle göğe işaret etti ve sübhanallah (Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim) dedi. Ben, olağanüstü bir olay mı var, diye tekrar sorunca evet anla­mında başını salladı. Ben de kalkıp namaza durdum. (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o kadar uzun bir süre bekledi ki) neredeyse bayılacaktım. Yanıbaşımda bir kırba doiusu su vardı. Kırbayı açıp serinlemek maksadıyla başıma biraz su döktüm. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirdiğinde cemaate dönüp Allah Teala'ya hamd ve senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Daha önce bana hiç gösterilmeyen ne varsa hepsini işte şu bulunduğum yerde gördüm. Hatta cennet ve cehennemi bile... Bana, sizlerin kabirlerde Mesih-Deccal'in fitnesi gibi - veya bu fitneye yakın bir imtihanla karşılaşacağınız vahyedildi. Siz kabirdeyken yanınıza gelecekler ve beni kasdederek: "Şu zat hakkında bildiğiniz şeyler nelerdir?" diye soracaklar. Mu'minler - hadisin ravilerinden Hişam bunu yakin (kesin inanç) sahipleri mukin ifadesiyle de nakletmiştir- hemen: "O, Muhammed'dir, Allah'ın Resulüdür. O bize apaçık delilleri (beyyinat) ve hidayeti getirdi. Biz ona karşı çıkmadan icabet ettik ve kendisine iman edip tabi olduk" diyecekler. Bunun üzerine onlara: "Haydi, yaptıklarınızın karşılığını hakkıyla almak üzere huzur icinde uyuyun bakalım! Biz sizin ona iman ettiğinizi zaten biliyorduk " denecek, buna karşılık münafıklar -hadisin ravilerinden Hişam bunu şüphe eden imseler ifadesiyle de nakletmiştir- kendilerine yöneltilen bu soruya şöyle cevap vereceklerdir: "Ne bilelim biz! Bir takım insanlar bir şeyler söylüyorlardı ve biz de aynısını söyledik işte!"

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî bu konu başlığını kadınların tutulma namazlarını erkeklerle birlikte değil, tek başlarına kılabileceklerini söyleyenlere cevap vermek üzere kullanmıştır. İmam Buharî'nin karşı çıktığı bu görüş Süfyan-ı Sevrî ile Kufe'li bazı alimlerden nakledilmiştir. İmam Şafiî'nin ise "Çok güzel olan kadınlar dışında herkes bu namazlar için musallaya gider" dediği rivayet edilmiştir.

 

Kurtubî şöyle demiştir: "İmam Malik'in, Cuma namazı ile mükellef olanlar bu namazlarla da mükelleftir, dediği nakledilmiştir." Ancak İmam Malik'ten nakledilen meşhur görüş bunun aksinedir: "Tutulma namazları söz konusu olduğunda kadınlar açısın­dan musalla da mescit ile aynı kategoride değerlendirilir."